SEKTÖR ZİRVE’de ARUSDER SEKTÖRLE BİRLİKTE
Treyler Sanayicileri Derneği (TREDER) ile Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği (ARÜSDER) ve Ağır Ticari Araçlar Derneği’nin (TAİD) yer aldığı “Ağır Vasıta, Treyler ve Üstyapı Zirvesi” 10 Şubat 2022 Perşembe günü Sheraton Grand İstanbul Ataşehir Hotel’de gerçekleştirildi. Bu yıl 4.’üncüsü yapılan Zirve, kamu ve özel sektörün buluşma noktası oldu. Zirve’de Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcımız Sayın Hasan Büyükdede, Eski Devlet Bakanımız Kürşat Tüzmen, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanımız Nurettin Özdebir, TSE Genel Sekreterimiz Sayın Aykut Kırbaş, Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Sayın Mesut Düzgün, ASO Model Fabrika Koordinatörümüz Sayın Ufuk Kaya ve MAKFED Genel Sekreterimiz Sayın Zühtü Bakır katılımları ile onurlandırmışlardır.
Sanayi Bakanlığı ve TSE yetkililerinin geniş katılımları sektör paydaşlarımız tarafından da son derece memnuniyetle karşılanmıştır.
Treyler sektörü tarihi zirvelerinden birini yaşadı
Zirvenin açılış konuşmalarının ilkini yapan TREDER Başkanı Yalçın Şentürk yaptı. Türk treyler sektörünün geçtiğimiz yıl yurtiçinde 22 bin yurtdışına da 22 bin adetlik treyler üreterek tarihi zirvelerinden birini yaşadığını vurgulayarak açıklamasına şöyle devam etti.
“Daha gidecek çok yolumuz var. Sektör olarak kısa vadede yurtiçinde 25 bin yurtdışında ise 35 binlik bir pazara doğru ilerliyoruz. Türkiye hakim olduğu coğrafya içinde, hem Avrupa’ya hem Orta Doğu’ya hem de Afrika’ya, üretim yapabilen tek ülke. Her ülkenin standardı ihtiyacı farklı olabiliyor. 65 ülkede ürünlerimizi gururla sunuyoruz. Bu başarı hiç kolay olmuyor. İnsanlığın çok büyük dersler çıkaracağı bu pandemide çok zor şartlar altında bu treylerler üretildi. Çalışanlarımızın özverisi, tedarikçilerimizin gayreti, sanayicimizin azmi sayesinde bu başarılardan bahsedebiliyoruz.”
Ülkemizin dövize, ihracata ihtiyacı var. Türk treyler üreticileri olarak her zamankinden daha çok gayret göstereceğimize, yürekten inanıyorum” dedi.
Ürünlerimizin Marka olarak bilinmesi, Muadil ürün olarak gösterilmesi ve kopya edilmesi, uluslar arası standartları aştığımızın ispatıdır.
ARÜSDER Başkanı Musa Ertunç açılış konuşmasına,
“Bu özel günde bizlerle birlikte olduğunuz için şükranlarımı sunuyor, hepinize en kalbi duygularımla hoş geldiniz diyorum” şeklinde başlamıştır.
Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve 22 yıllık bir dernek olan aynı zamanda sektörün tek temsilcisi konumundaki ARÜSDER’in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten
Musa Ertunç konuşmasına şöyle devam etmiştir;
“Dördüncüsü gerçekleştirilen ve sektörümüzün buluşma adresi olan zirvemizin hayırlar getirmesini diliyorum. Hepinizin bildiği gibi birbiri ile iç içe olan üç sektörün ortak bir platformda buluşması; problemlerini, iş birliği şartlarını araştırmaları ve top yekun hareket edebilme kabiliyetini geliştirmeleri anlamında bu zirve çok önemli bir misyonu üstlenmektedir.
İmalatçı, tedarikçi, kamu, sanayi, üniversite ve ilgili tarafların; birlikten doğan güç mottosuyla bir araya gelerek daha güçlü bir Türkiye için çözümleri araştırmasına vesile olmaktan son derece büyük bir mutluluk duyuyorum.
Bizler ülkesine sevdalı, milletine inanmış, bayrağına ve toprağına aşık vatandaşlar olmaktan öte bir misyonu daha üstlenmiş bulunmaktayız.
“Ülkemizi ekonomik açıdan daha da güçlendirmek için; üretmek, üretmek,üretmek ve ürettiğini de ihraç etmek.”
Pandemi demedik, global krizler demedik yatırımlar yapmaya devam ettik. İstihdamı düşürmemek için elimizi taşın altına koyduk. Bu yolda asla geri adım atmayacağız.
Dünyanın hemen her yerine ihracat yapan, dünya pazarlarına Türk Malı damgasını en prestijli biçimde vuran bir sektörün temsilcisi olarak inanıyoruz ki; bundan böyle çok daha önemli yerlere geleceğiz.
Küresel ısınma, iklim krizi ve doğal afetlerin peş peşe gelmesi her geçen gün ekipman ve üst yapılı araçların önemini artırmaktadır. Yangınlar, sel ve su baskınları, temiz çevre-atık yönetimi, geri dönüşüm konuları başta olmak üzere yenilenebilir enerji ve askeri projelerle evrilen sektörümüzde yüksek teknoloji, inovasyon ve dijitalleşme gereklilikleri bizi yepyeni bir bakış açılarına yönlendirmiştir.
Sektörümüzün,bölgede ve yakın coğrafyada kat ettiği mesafe dikkat çekicidir. Bu sektörde çok güçlü olduğumuz açıktır. İhracat içinde aldığımız pay ve katma değer oranı bunun ispatıdır. Hükümetimizin sektöre ilgisi bizi hayli memnun etmiştir.Kamu alımlarında da pozitif ayrımcılık sorunumuz çözülürse üretim ve ihracatımız daha da artacaktır. Artık bazı ülkelerde ürünlerimiz kopyalanmaya başlandı. Bu belirli standartları aştığımızın ispatıdır. Her bölgeye ihracat yapıyoruz ve standartlarımızı hayli yükselttik.
Sektörde verimlilik ilgili ciddi kayıplarımız var. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yoğun destekleriyle devreye alınan Model Fabrikalar bu konuda ciddi bir farkındalık oluşturmuştur.
Ankara Sanayi Odası öncülüğünde kurulan ilk model fabrika ile eğitimler başlamıştır.Sayıları hızla artan model fabrikalar rekabet gücümüzü arttıracak güzel bir girişimdir.Model fabrika eğitimlerinde yapılan desteklerin arttırılması ve digitalleşmeye hızlı geçiş için tedbirler alınması bizleri hayli memnun etmiştir.
Yeşil Mutabakatın gerektirdiği karbon ayak izi takibi, enerji ihtiyacı planlaması, üretimde verimlilik artırılması gibi önümüzdeki gelişmeleri çözmemiz gerekiyor
Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapmak, Ar-Ge konusunda daha fazla çaba harcamak zorundayız. Biz sektör olarak bunlara hazırız ve var gücümüzle çalışıyoruz.
İş birliği imkanlarını artırarak daha güçlü yapılar haline gelmek ve hatta dünya markası yerli-milli markalar geliştirebilmek için birtakım desteklere ihtiyacımız olduğu açıktır. Gerekli hukuki, mevzuatsal ve finansal düzenlemeleri güçlü devletimizin yapacağından kuşkumuz yoktur.
Bizler de kendi payımıza düşen ne varsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Zirvemizin bu anlamda çok önemli bir sorumluluğu yerine getireceğine inanıyor,bakanlarımıza, sponsorlarımıza siz değerli misafirlerimize şükranlarımı sunuyorum”.
Türkiye, Avrupa’nın 4’üncü pazarı haline geldi
TAİD Başkanı Ömer Alp Bursalıoğlu Türkiye’de 2019 yılında ağır kamyon satışlarının 7 bine adede indiğini hatırlatarak, “Geçen yıl ise pazar 25 binin üzerine çıktı; geçtiğimiz sene, treyler de eklendiğinde Türkiye, Avrupa’nın 4’üncü pazarı haline geldi. Bu da Türkiye’nin stratejik konumunu göstermesi açısından önemli.” dedi.
Bursalıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü “Pandemi döneminde, lojistik sektörünün ne kadar büyük önem arz ettiği daha iyi anlaşıldı. Bu dönemde Avrupa ve Amerika’da da bir çok sıkıntı yaşandı. Türkiye’deki lojistik sektörü ve tedarik zinciri büyük sıkıntı yaşamadan görevine devam etti. Bizlerin de servis sağlayıcısı olduğumuz lojistik sektörüne, bu özenli çalışmalarından ve hayatı kolaylaştıran çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum.”
Treyler sektörü ihracatta Türkiye ortalamasının iki katı üstüne çıktı
Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, şunları söyledi: “Geçen sene 1 milyar doları zorlayacak bir rakama geldik. 2023 hedefini yakalayacağınızı düşünüyorum. Türkiye ihracattan yüzde bir pay alırken sektörümüz yüzde 2 pay alabiliyor. Batıda yetenekli olanların arkasında duruluyor, doğuya doğru gidildikçe yeteneksizlik ön plana çıkarılıyor onlar düzeltilmeye çalışılıyor tamamen vakit kaybı. Yeteneklilerin arkasında durulmalı ve yeteneksizlikler onları yakalamaya çalışılmalı. Şu anda döviz getiren iki sektör var birisi ihracat diğeri turizm. İhracatta kendini ispatlamış, Türkiye ortalamasının iki katı üstüne çıkmış, yarım kapasiteyle çalışmasına rağmen 750 milyon dolar ihracat yapan bir sektör. Ben inanıyorum ki bu sektör sizler sayesinde, istediği yere gelecektir.”
Sektör 400 milyon dolar dış ticaret fazlasına imza attı
Her zaman desteğini esirgemeyen ve çalışmalarımızla yakından ilgilenen Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcımız Hasan Büyükdede, otomotiv sektörünün ihracattaki payına vurgu yaparak şu açıklamaları yaptı:
“Toplam ihracatımızda otomotiv sektörü yüzde 10 gibi önemli bir paya sahiptir. Kamyon üretimimiz de satışımızda bir önceki yıla oranla çok ciddi artış gösteriyor. İhracatta yüzde 67’lik artış gerçekleştirildi. Ağır vasıta araç pazarımız yüzde 52 artarak 35 bin adede çıktı. Üst yapı sektöründe cari açığa ciddi bir pozitif katkı söz konusu. Üst yapı ve ekipman sektörü 65 ülkeye ihracatı ve 700 milyon dolar ihracat fazlası yaptı. Bakanlık olarak Sanayi Odaklı Kalkınma Planlarımızda sektörlerimizi destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz.
Yeşil Mutabakat Eylem Planı ulusal bir yol haritası niteliğindedir. Eylem planı kapsamında hedeflerin geliştirilmesi için çalışmalara başladık. Sizi ilgilendiren tarafı da kullanılan motorların emisyonları yanında, yeni yakıt sistemlerine doğru hızlı geçiş yapılacak ve hidrojen teknolojisi bir müddet sonrası gündemimize girecek”
Treyler panelinde pandeminin getirdiği sonuçlar gündeme taşındı
TREDER-ARÜSDER Genel Sekreteri Göktan Güçlü moderatörlüğünde yapılan ilk panelde; Koluman Otomotiv Endüstri Başkanı Kaan Saltık, İntermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, BPW Avrupa Satış Direktörü Dietmar Böser, Nevpa Genel Müdürü Mehmet Ortaç, Saf Holland EMEA Başkanı Christoph Guanter, Prometeon Türkiye, MEA, Rusya ve CIS Pazarlama Direktörü Faruk Uslu, Kadesan Group Genel Müdürü Murat Gençoğlu, konuşmacı olarak yer aldı.
80 milyar dolarlık ihracat treylerle yapıldı
Panelin ilk konuşmacısı olan Koluman Otomotiv Endüstri Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Saltık, Türk treyler endüstrisinin pandemi sürecinde gösterdiği yüksek performansla dış pazarlarda önemli bir yükselme süreci yaşadığını vurguladı. Endüstrinin bu başarıyı konsolide ederek yoluna devam etmesi gerektiğini de belirten Saltık, şunları söyledi: “Karayolu taşımacılığının bu süreçte önemi arttı. Yakın bölgeler yeni tedarik anlayışında öne çıktı. Avrupa’ya olan ihracatımızın yüzde 45’ini treylerle yaptık. 80 milyar dolarlık ihracat treylerlerle taşınıyor. Geçtiğimiz yıl iç pazarda 22 bin 000 adet treyler satışı yapıldı. Üstyapı ihracatı da istikrarlı şekilde büyüyor. 700 milyon dolarlık ihracata ulaştık. Bu yıl 1 milyar dolara ulaşacağız.”
Soğutucu ünitelerinin enerji ihtiyacı emisyonsuz bir şekilde üretilecek
Panelin ikinci konuşmacısı olan BPW Avrupa Satış Direktörü Dietmar Böser, Yeşil Mutabakatın treyler sektörüne etkileri ve teknolojik yenilikler hakkında bilgiler verdi:
“Çevre için yaptıklarımız önemli. BPW için sürdürülebilirlik çok önemli. 125 yıldır sürdürülebilirlik ve yenilik getiriyoruz. Yüzde yüz yeşil enerji kullanıyoruz. Yılda 750 bin kw saat güneş enerjisi üretiyoruz. 33 bin ağaç ektik ve filomuzda yüzde 22 elektrikli kamyonlar kullanıyoruz. 3 akslı araçlarda ağırlık azaltımı yaparak karbondioksit salımını azaltıyoruz. Her zaman ideal lastik basıncı sağlayan çözümümüzle 2.500 litre yakıt tüketimi tasarrufu sağlıyoruz, bu sayede karbondioksit salımı düşerken lastik ömrü uzuyor.
Avrupa’nın treyler üstü olduk, oluyoruz
İntermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, “Küresel Tedarik Sorunlarının Türkiye’ye Yansımaları”nı değerlendirdiği bir konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Avrupa’da yıllık treyler 180 bin üretim oluyordu, 2017-2018 yıllarında 250 bin seviyesine çıktı. 2019 yılında daralma yaşandı ve pandemiye girdik. 2020 ve 2021 yılında üretim tekrar 250 bin adetlere çıktı. Türkiye’de ise ortalama 25-30 bin adet civarındaydı. 2019 yılında 20 bin adede kadar geriledi.
2021 yılında yaklaşık 40 bin adet treyler üretimi gerçekleşti. 16 yıldır bu sektördeyim ve en büyük seviyeye ulaştık. Türkiye Almanya ile birlikte Avrupa’nın treyler üretim merkezi oluyor.
2022 yılının da tedarik açısından kolay olmayacağı uyarısında bulunan Perahya, özellikle önümüzdeki üç aylık sürenin zorlu geçeceğini söyledi. Perahya, bu yılın ikinci yarısından itibarin talebin de normale gelmesiyle, 2023’ün birinci ve ikinci çeyreğinden sonra tedarik krizinin tamamen atlatılabileceği öngörüsünde bulundu.
300 bin aksın 100 bini Türkiye’de üretilecek
Elektrikli araçlarla ilgili yeniliklere değinen Saf Holland EMEA Başkanı Christoph Guenter, firmaları hakkında bilgiler verdi: 2023 yılında 100 bin adet üretim amaçlıyoruz. Toplam üretimin üçte birini Türkiye yapmış olacak.”
“Türkiye en hızlı büyüyen üretim alanımız. Tüm yatırımlarımızı buraya yönlendirmiş durumdayız. Son IAA’da otonom sürüşler gündemdeydi. Biz buradan iki sonuç çıkardık: Dijitalleştirme ve elektrik dönüşümü. Dijitalleşmede önemli olan treylerle ilgili bilgi almaktır. Yönetmeliklere uygun bir süreç izliyoruz. Elektrikli akslarımız da devreye girdi. Şu anda 50 adet elektrikli aksla donatılmış araç Avrupa’da dolaşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Nevpa gibi firmaların sayesinde yerlilik oranı giderek arttı
Nevpa Genel Müdürü Mehmet Ortaç, Treyler ve Üstyapı Ekipmanlarında Yerel Tedarikin önemi, Türkiye’nin Treyler İhracatındaki Rekabet Avantajı başlıklı sunum yaptı.
Nevpa Genel Müdürü Mehmet Ortaç paneldeki konuşmasında Türkiye’nin treyler üretim kapasitesinin gelişmesinin hem yerli hem de yabancı tedarikçiler için ülkeyi daha cazip hale getirdiğini belirtti.
Ortaç, açıklamalarına şöyle devam etti: “2000’li yıllar öncesinde treyler tedarikini fren sistemleri haricinde neredeyse tamamını yüzde 98’lik bölümünü Türkiye’de gerçekleştiriyorduk. Ancak Gümrük Birliği ile gelişen ticaret, AB’ye uyum yasaları ile birlikte karayolu taşımacılığımız ve treylerdeki standartlarda yükselmeye başladı. Bu dönemde ithalatın oranının yüzde 50’lerde çıktığını söyleyebiliriz. Nevpa gibi firmaların sayesinde yerlilik oranı giderek arttı ve günümüzde fren ve birkaç ekipman dışında treyler ekipmanlarının tamamının ülkemizde üretildiğini söyleyebiliriz.”
Sürdürülebilirlik gündemi çevreci uygulamaları hayatımıza dahil ediyor
Lastik Endüstrisinin Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakatı Destekleyici Uygulamaları bir sunum gerçekleştiren Prometeon Türkiye, MEA, Rusya ve CIS Pazarlama Direktörü Faruk Uslu şöyle konuştu:
Sürdürülebilirliği her zaman gündeminde tutan ve bunu inovatif çözümlerle destekleyen bir grup olarak Prometeon Türkiye fabrikasında ve Ar-Ge Merkezi’nde yakıt tüketimini ve CO2 emisyonlarını azaltan yeni lastik teknolojileri geliştirmek için çalışıyoruz.
Ayrıca gelecek 10 yıldaki otonom araçlar, hidrojen ve elektrikli motorlar için orijinal ekipman üreticisi olan ağır vasıta ve şehir içi otobüs üreticileri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz.
Hedefimiz küresel Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde; tekrar kullanılabilen ve geri dönüştürülmüş malzemelerin toplam hammadde içerisindeki payını 2030’a ve 2050’ye dek kademeli olarak artırmak ve tekrar kullanılamayan malzemelerin toplam hammadde içerisindeki payını ise kademeli olarak düşürmek. Bu doğrultuda aktif olarak çalışıyoruz.
Üretimimizin yüzde 60’ını yurtdışına yapıyoruz
Kadesan Group Genel Müdürü Murat Gençoğlu, Güçlü Tedarik Zinciri için Neler Yapabiliriz konulu sunumunda yol gösterici bilgiler verdi:
“Pandemi ile birlikte gündeme gelen “Üretim ve küresel tedarik sorunu’’ tedarik zincirlerinin kısaltılması ve çeşitlendirilmesi ile aşılacağı fikri öne çıktı. Böyle olunca da tedarik zincirlerinin yakın coğrafyalara kaydırılmasının riskleri azaltacağı görüşü tüm dünyada ağırlık kazandı. Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına yakınlığı, kaliteli üretim kapasitesi ile ülkemiz avantajlı bir konuma geldi. Bu süreçte kaliteli ürünü zamanında ve eksiksiz üretip teslimat yapabilen ihracat tecrübesine sahip biz gibi firmalara fırsatlar doğdu.
Kadesan Grubu olarak, son iki yıl içinde üretim kapasitemizi yüzde 130 oranında arttırdık.
2022 yılının ikinci çeyreği sonunda toplamda 33 milyon TL’lik yatırımı gerçekleştirmiş olacağız. Hız kesmeyen yatırımlarımız ve gelişen iş hacmimiz ile Türk ekonomisine her yıl daha fazla artı değer katmanın verdiği sevinç ile çalışma azmimizi daha da arttırıyoruz.”
Üstyapı panelinde; verimlilik, kamu-sanayi-üniversite işbirliği ve yeşil mutabakatın etkileri konuşuldu
Bu yıl 4.’sü düzenlenen Ağır Vasıta, Treyler ve Üstyapı Zirvesi’nin moderatörlüğünü TREDER-ARÜSDER Genel Sekreteri Göktan Güçlü’nün yaptığı panelde Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, TSE Genel Sekreteri Aykut Kırbaş, Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Mesut Düzgün, ASO Ankara Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya ve MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır çok faydalı bilgiler verdiler.
Türkiye’nin 225 milyar dolarlık ihracatının yüzde 95’i sanayi ürünü
ASO Başkanı Nurettin Özdebir yaptığı değerlendirmede içinde bulunulan dönemin yıkıcı bir rekabet ortamında sürdüğünü belirterek verimlilik ve etkinliğin en önemli kavramlar olarak öne çıktığını söyledi. Özdebir, “Şu an içinde bulunduğumuz 4. Sanayi Devrimini yaşıyoruz.
Bu dönemde bilgi çok kıymetli Yeni teknolojiler geliştirmek ve dünya ile entegrasyonu sağlamak zorundayız. Bunun için Akara’da bir model fabrika kurduk, tüm sanayicilerin istifadesine sunduk. Gelip yerinde inceleyen firmalarımız son derece memnun kaldılar. Hali hazırda %130 a kadar varan verimlilik kazançları söz konusu.
Yurt dışında bazı model fabrika projelere için ülkemizden, bizlerden destek alıyorlar.
Gerçekten de hem model hem örnek bir fabrika. Burada sadece teorik bir aktarımdan söz etmiyoruz. Bilginin uygulamaya nasıl alındığını birebir, fiziki olarak uygulayarak gösteriyoruz.
Bu değişen dünyada verimlilik ve etkinlik öne çıkacak. Türkiye olarak verimliliğimizi artırmamız lazım. Üniversite-sanayi işbirliği bu anlamda çok önemli. Teknoloji ve Ar-Ge merkezlerimiz sayesinde bilgiyi üretmeyi ve genişletmeyi sağalamalı, sanayiye aktarmalıyız. Bu kadar yoğun dönüşümün yaşandığı süreçte yeşil dönüşüm önümüzdeki günlerde önemli gündem maddelerimizden biri olacak” dedi.
Türkiye’nin pandemide gücünü gösterdiğini vurgulayan Özdebir, “Türkiye 225 milyar dolarlık ihracatın yüzde 95’i sanayi ürünü. İhracat konusunda rekorlar kırıyoruz. Başarı sizin bu başarı sanayicilerimizin. Ülkem adına tüm sanayicilere teşekkür ediyorum”
Avrupa Yeşil Mutabakatı için bu sene eğitim zincirlerimiz olacak
TSE Genel Sekreteri Aykut Kırbaş, TSE olarak ülkenin tek yetkili standardizasyon kuruluşu olduklarını söyleyerek, uygunluk değerlendirme faaliyetinin önemine vurgu yaptı. Kırbaş, “Biz sanayici için varız, toplum için ve tüketiciler için varız. Biz arz eden ile talep eden arasındaki akitleşmenin belgesini üretiyoruz. TSE, ülkemizin tek yetkili standardizasyon kuruluşu. Biz elimizden gelen bütün iyileştirme çalışmalarını hızlandırmaya çalışıyoruz. Uluslararası akreditasyon için çalışmalarımızı genişletiyoruz.
Sizlerden gelecek taleplere en kısa sürede cevap vermeye çalışıyoruz. Ayna komiteler sayesinde sanayicilerimizin katılımlarını ve değerlendirmelerini sürece katmalarını amaçlıyoruz.
Yeni bir yapılanmaya gittik. TSE Uygunluk Değerlendirme Faaliyetlerinde elimizden gelen bütün iyileştirme çalışmalarını yapmaya çalışıyoruz. ATP ve ADR için yetkilendirilmiş bir kuruluşuz. Sizlerden gelen geri beslemelerle hizmet kalitemizi iyileştirmeye çalışıyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı için bu sene eğitim zincirlerimiz olacak.” diye konuştu.
Bilgili çalışanlar en büyük kaynaktır
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Mesut Düzgün, Türk mühendislerinin yurtdışında çok fazla kabul ve rağbet gördüğünü belirterek, “Kamu ve üniversiteler arasında iş birliğinin geliştirilmesi için yoğun çalışmalar yapılıyor. Geliştirilecek en küçük bir know how o firmaları çok yukarılara taşıyabiliyor. Bilgili çalışanlar en büyük kaynaktır. Endüstrideki insan kaynağı için üniversitelerle iş birliği içinde bulunması gerekiyor. Geliştirilecek yeni projeler için endüstri-üniversite iş birliğinin geliştirilmesi gerekiyor. Bu konuda çeşitli destekler söz konusu.” dedi.
Rekabetin ana unsuru maliyeti düşürmek
Türkiye’de bir ilk olan ve sanayicilerimiz için çok önemli kazanımlar sağlayabilecekleri bilgilerin verildiği ASO Ankara Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya, şu bilgileri verdi: “Toplam 8 bin 700 metrekare kapalı alan, 30 kişilik 6 kursiyer dersliği, 250’şer metrekarelik 9 atölye, 250 kişilik konferans salonu, toplantı salonları, 150 kişilik yemekhane, 4 fuaye ve 1 VIP dinlenme alanı 48 odalı oteli ile katılımcıların konaklamalı eğitim alabildiği ASO 1.OSB ‘ye ait ASOSEM Yerleşkesi bulunuyor.
Üretimde verimliliğin arttırılması ve dijital dönüşüm sürecinin hızlandırılması Türkiye’nin uzun süredir önemli kalkınma gündemlerinden biri olmuştur. İlki Ankara’da hayata geçirilmiş olan Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezleri – Model Fabrikalar, bu alanda geliştirilen politikalara katkı sağlamak amacıyla kurulmuştur. Merkezlerde hata yapma özgürlüğünün olduğu gerçek bir üretim ortamında, deneyimsel öğrenme teknikleri kullanılarak operasyonel mükemmeliyet ilkelerinin öğretilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlayan eğitim ve danışmanlık hizmetleri verilmesi amaçlanmaktadır. Merkezler; verdiği eğitim ve danışmanlık hizmetleri ile sürekli iyileştirme, yalın üretim, dijital dönüşüm vb. konularda işletmelerin mevcut zihniyet yapısını değiştirip insan, makine / ekipman, hammadde, malzeme, zaman ve enerji kaynaklarını en verimli şekilde kullanmalarını ve rekabet güçlerini kısa zamanda artırmayı amaçlar.
Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezlerinde, yaklaşık olarak %65 uygulamalı, %35 kuramsal eğitimden oluşacak şekilde, en kalıcı öğrenme yöntemi olan deneyimsel öğrenme ilkelerine dayalı programları benimsenmektedir. Bu sayede katılımcılara, uygulama senaryoları üzerinden verimli ve verimsiz üretimi aynı ortamda deneyimleme ve sonuçlarını gözlemleme fırsatı sunulmaktadır. Merkezlerin en önemli faaliyet alanları arasında Öğren – Dönüş Programları kapsamında firmalarda 4 ay süren yerinde danışmanlık programları, geniş veya daha özelleşmiş kitleye hitap eden farkındalık seminerleri, farklı modüller altında toplanan onlarca üretim başlığından oluşan bütünleşik bir müfredatın parça parça da sunulduğu irili ufaklı kısa danışmanlık ve eğitim programları sayılabilmektedir. Bunlara ek olarak, üniversite – sanayi işbirliğine çeşitli programlar ve işbirliği stratejileri ile katkı sağlamak da Merkezlerin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Bu faaliyetler neticesinde, sadece firma çalışanlarının değil firma sahiplerinin de düşünce yapısını değiştirmeyi hedefleyen bir yaklaşım geliştirilmektedir.
Burada yapmaya çalıştığımız şey balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek. Uzun yıllardır faaliyet gösteren çok değerli firmalarımız fabrikamıza geldiklerinde endüstri 4.0 ve yalın üretimi örnekleri ile anlatıyoruz. Hangi konuda ve nerelerden verimlilik artışı sağlayabileceklerini canlı canlı görüp birebir yaşayabiliyorlar. Rekabetçi olmanın en önemli yolu maliyetleri düşürmek , bunun için süreç planları yapıyoruz. Sadece aktardığımız kadarı değil ileryen zamanlardaki gelişmeleri de kontrol ediyoruz. Bu sayede kimi firmalarda %15lerde kimilerinde % 100 den fazla kazanç sağlayabiliyoruz. Yalın üretim kurallarını her bir aşamaya göre gerçekleştiriyoruz. Maliyetleri düşürürseniz malınızı dünyanın her yerine satabilirsiniz.” dedi.
Türkiye’nin ihracatında 2. sırada makine var
MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, dünya ticaretinin 22 trilyon dolar olduğunu, pandemide 17 trilyon dolara düştüğünü bunun da 2.2 trilyon dolarlık kısmının da makine ticareti olduğunu söyledi. Bakır açıklamalarına şöyle devam etti: “Dünyada makine ticaretine yön veren ülkeler, aynı zamanda ekonomiye de yön veren ülkelerdir. Bakır, İtalya’nın makine dış ticaret fazlası 50 milyar dolar. Bu miktar Türkiye’nin tüm dış ticaret açığını kapatabilir. Türkiye’de 18 bin sanayi işletmesi var. Burada bir konsolidasyona ihtiyaç var. İstanbul, Ankara, Konya, İzmir, Bursa makine ihracatında önde gelen illerimiz. Kapasite kullanımı oranımız yüzde 65’e kadar düştü. En çok yukarı çıkabildiğimiz oran ise yüzde 80. Ar-Ge harcamalarında en hızlı büyüyen sektörüz. 1,6 milyar TL Ar-Ge harcaması yaptı. 2020 yılında 60 milyar TL ciro yaptı. Makine sektörünün katma değeri diğer sektörlerin önünde. 21 milyar dolar ihracat ile makine sanayi, otomotivin ardından ikinci sırada. İthalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 66’lara kadar geriledi.”
TAİD panelinin konusu “Pandemi Sonrası Sürdürülebilirlik” oldu
TAİD’in panelle katkı verdiği “Ağır Vasıta, Treyler ve Üstyapı Zirvesi” kapsamında yapılan; “Pandemi Sonrası Sürdürülebilirlik”, Şehir içi taşımacılık, lojistik, otobüs gibi farklı sektörlerde ortaya çıkacak risk ve fırsatlar konulu panelin moderatörlüğünü TAİD Başkanı Ömer A. Bursalıoğlu yaparken, konuşmacılar; Ford Trucks Türkiye Direktörü ve TAİD Başkan Yardımcısı Burak Hoşgören, Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Kässbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, HAMA Oto Kiralama Genel Müdürü Kenan Çetin, Volvo Trucks Kamyon ve Satış Sonrası Hizmetler Direktörü Kıvanç Kızılkaya ve Otokar İç Pazar Ticari Araçlar satış Direktörü Murat Kemal Tokatlı olarak sıralandı.
40-50 yıllık değişimler artık 3-4 yıllık periyotlara sığacak
TAİD Başkanı ve Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu, 1960 yılında ağır ticari araçlarda 60 litreleri bulan yakıt tüketiminin 30 litrelere indiğini ve kamyonların ortalama hızlarının bu süreçte iki katına çıktığını hatırlattı. Ağır ticari araç endüstrisinde Euro normlarının uygulanmaya başlandığı 1990 itibaren farklı emisyon değerlerinin ise yüzde 96 oranında azaldığını kaydeden Bursalıoğlu, ses seviyesinde yaşanan gelişimin ise çok daha büyük olduğuna dikkat çekerek, “1970 yılında bir kamyonun çıkardığı ses seviyesi bugün 32 kamyonun çıkardığı ses seviyesine eşit” dedi.
Ağır vasıtalardaki emisyon oranlarındaki düşüşe dikkat çekerek emisyon oranlarının yüzde 96 oranında düştüğünü söyledi. Bursalıoğlu, “40-50 yıllık değişimler artık 3-4 yıllık periyotlara sığacak.” dedi. Bursalıoğlu, Avrupa ülkelerinde dönüşüm için teşviklerin başladığını anlatarak panelistlerden konuyla ilgili değerlendirmelerini istedi.
Pandemi ile iş süreçleri değişti
Ford Trucks Türkiye Direktörü ve TAİD Başkan Yardımcısı Burak Hoşgören, “
Bağlantılı araçlar konusunda görüşlerini aktaran Hoşgören, “Kimse beklemek istemiyor. Tüm bunların hepsinde bağlantılı araçları gündeme getiriyor. Hız o kadar hayatımızın içinde ki son kullanıcı da beklemek istemiyor. İşlerini sürtünmesiz bir şekilde gerçekleştirmek istiyor. Bunun yolu da her hareketi takip etmekten geçiyor. Bu da bağlı araçların sayısını artırmaktan geçiyor. Şanzımanda bir sorun çıkınca uzaktan yazılım yükleyebilecek hale geldi. Bunun bir sonraki aşaması, önceden bozulacak parçayı tahmin edip, en yakın servise müşterimizi yönlendirmek ve aracı hiç bekletmemek. Bu yöndeki talepler de artıyor. Bunun da yolu dönüşümden geçiyor. Ekiplerimize eğitimlerimizi buna göre veriyoruz. Çevik çalışma yöntemini hayatımıza dahil ediyoruz. Sektördeki bir çok şey değişiyor ve çalışma yöntemlerimizde de farklılıklara gidiyoruz.”
Karbon nötr hedefimiz var
Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, içten yanmalı motorlardan, yeni nesil araçlara geçiş sürecini özetledi. Kurt, “Avrupa’daki Yeşil Mutabakat, Paris İklim Anlaşması kapsamında bizim de ülke olarak karbon nötr hedefimiz var. 2030’a kadar sıfır emisyonlu araçların üretilmesi gündemde” diyerek, şöyle devam etti:
“Elektrifikasyon ve karbonötr bir dünyaya geçişi sağlamak için seçilmesi gereken çeşitli yollar var. 350 kw batarya ile ortalama 350-400 km menzilden söz ediyoruz. Bu da kısa mesafe ve şehiriçi araçlar için elverişli. Uzun mesafe hidrojenle beslenen yakıt hücresi içeren teknolojilerle 1.000 km ve üzeri menzilden söz etmek mümkün.
Yeni nesil yakıtlara geçiş sürecinde sektörü temsil eden derneklere de önemli görevler düşüyor. AB geçiş sürecinde önemli teşvikler veriliyor.. Kendimizi bu eko sisteme hazırlamak durumundayız.” Alper Kurt, “Otonom sürüşün beş kademesi var. 5 tamamen otonom. Şu anda ağır vasıta dünyası ortalama, -bazı özel teknolojik firmalarının çalışmalarını bir kenara bırakırsak- tüm Avrupalı üreticiler 2 seviyede üretim yapıyorlar. Otonom sürüş konusu gelişmeye devam edecek.”
Avrupa’da yük taşımacılığı 2040 yılına kadar yüzde 45 artacak
Kassbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, sürdürülebilirliğin dünyada en önemli konu haline geldiğini belirterek, yük taşımacılığının Avrupa’da 2040 yılına kadar yüzde 45 artacağını bunun için adımların şimdiden atılmaya başlandığını anlattı. Yeni araç kombinasyonları ve yeni mevzuatları gerekli kılan gelişmelerin ortaya çıktığını aktaran Türken, “Emisyon şartlarını biz memnuniyetle karşılıyoruz. Ar-Ge’mizi ön plana çıkarıyoruz. Geniş bir inovasyon ekosisteminde müşterilerimizle, tedarikçilerimizle, üniversitelerle iş birliği içinde çalışmalıyız. İntermordal dediğimiz taşımalar ön plana çıkıyor, daha uzun araçlar gelişiyor bunu destekliyoruz, akıllı teknolojileri yatırım yapılması gerektiğine inanıyoruz. Avrupa İnovasyon Ödüllerinde 2021 yılında 3 ketagoride ödül kazandık” diye konuştu.
Türkiye otobüs üretim pazarı diyorsak, kendini bu alanda geliştirmesi lazım
Otokar İç Pazar Ticari Araçlar Satış Direktörü Murat Kemal Tokatlı
Alternatif yakıtlar konusuna değinen Tokatlı, “Alternatif yakıtta en hızlı ilerleyen otobüs sektörüdür. Şehiriçi elektrikli, cngli, hibrit otobüsler paylarını artırmaya başladı. Maliyetlerden dolayı Türkiye’de henüz tam istenilen seviyede olmasa da gelişmeler Avrupa’da 27 bin adetle kapandı. Ar-Ge ve teknoloji önemli. Teknolojiden geri kalmamak gerekir.” dedi.
Elektrikli araçlarla ilgili gelişmelere de değinen Tokatlı, “Elektrikli otobüslerde iki türlü sistem var: İlk seçenek; aracı gece şarja koyuyorsunuz, gündüz çalışıyor. Ancak menzili kısıtlı en fazla 300 km. Avantajı ise güzergah açısından serbest. Diğer bir sistem duraklara pantograf konuluyor ve araçlar şarj oluyor ama güzergah dışına çıkılamıyor. Avrupa’da şehir içi ulaşımda pantograflı sistem yaygınlaştı” diye konuştu.
20 senelik bir geçiş süreci var
HAMA Oto Kiralama Genel Müdürü Kenan Çetin, şunları söyledi:
“Üretici firmaların ürünlerini satın alıyoruz ve son kullanıcı olan lojistik firmalarına operasyonel kiralama olarak hizmetlerine sürüyoruz. Sektörümüz, yeni duruma hızlı reaksiyon gösterdi.
“Lojistik sektörünün emisyonların 5’te birini ürettiğini biliyoruz. Sıfır karbon emisyonuna ulaşması gereken sektörümüz, lojistik firmaları bunun neresinde? Ortalama 20 senelik bir geçiş süreci var.Teknolojik değişimin yatırım maliyetleri var. Bu da son kullanıcıya sirayet edecek.
Mevcut araçların da hidrojen yakıt hücrelere dönüştürülebileceğini de dikkate almak lazım. Bizim de partnerlik yaptığımız bir firma 140 aracı tamamen elektrikli araçlara çevirdi.
Sonradan takılmış hidrojen yakıt hücreleriyle mevcut kullandıkları yakıta yakın bir performans yakalamayı hedefliyorlar. Hidrojen hücreli araçların ön palana çıkacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Ama her şekilde son kullanıcı bu araçları almak isteyecek. Operasyonel kiralama konusu da burada gündeme geliyor. Kiralamacı olarak bu tür gelişmelerde, her türlü yeni ürünü alıp müşterilerimize sunma hedefimiz var. Bir çok kullanıcı bu tür araçları ne zaman hizmete sokabileceğimizi soruyorlar. Çok iyi niyetle sektör bu değişime kendini adapte olmayı arzu ediyor.”